7 Ekim 2009 Çarşamba

serseri ruh

serseri ruhumun peşine düştüm bu akşam, eve dif. geo. çalışma hayaliyle gelmiştim oysa ki. ama beni benden alıp götüren birşey var içimde. alıp götürse de yollara vursa beni diyorum içimden. o şehir senin bu şehir benim gidesim, tüm kalabalıkların içinde kaybolasım var. mahalleye müzik yapmayı da ihmal etmiyor bünye. hatta psychedelic müziğe kaptırıyor kendini. belki de müzik alıp götürüyor. ya da tanımından etkilendiğim bu müzik iyi bir bahane başını alıp gitmek için, hiç değilse bir çıkış sebebi bulmuş olan tarifsiz duygular kayboluyor. ve ben fade into you söylüyorum bağıra çağıra, Fındıkzade, Aksaray, Üsküdar, Fıstıkağacı boyunca. kaybolmaya hazır olma işaretleri eksiksizken neden içinde boğulmayayım ki. şarkı sözü yazmak için bu mod iyi aslında ama kurt cobain kadar uyuşamayan ruhum bi blogla yetiniyor. acemi eller taklit etmeye çalışıyor beğendiği çizgileri. nerden çıktı bu çizgi sevgisi. ve neden o yolları sevip sevmediğimi soruyorum kendime. sevmek ya da sevmemek değil de cevap, oraya bakınca, onun ordan mutlu mutlu morlu pembeli dünyasına mutlu mesut koşarken otobüs camından ona bakan benim hissettiklerim neden tanımlı değil diyorum kayıtlı literatürler arasında.
ve miller dolapta soğumaya devam ediyor. işte insan olmayı seviyorum bu noktada. arkadaşıma bahsettiğim sahneden bakıyorken tüm gün dünyaya şimdi odamda kendime bakıyorum, seyircisiz boş koltuklarıma. renk uyumunu farketmeden yakalamış olduğum sigara-bira beni mutlu ediyor ama boğuluyorum sonra uyumdan da, uyum sağlamaya çalışmış olmaktan da. bu yüzden sek sek adımlarla gidip geliyorum tüm normallikler arasında. ve hatırlayamıyorum şifreyi, ajanlık yapıp, kaybettiğim gülücükleri ve uykuları bulmak için. sonra da bi işaret beklemek mi gerek diyorum ama süzesim var dünyayı buğulu buğulu bi köşeden, işareti görmek bu buğuda zor olur diye daha bi bulanıklaştırıyorum görüntüyü. ve bi elimde olduğunu düşündüğüm boya kalemleri ve morla uykuma ağıtlar yakıyorum ve olmayan kalemlerim ellerinde olan insanlara gıpta ediyorum. soyut çalışmalarımı işte bende böyle yapıyorum cebir hocası insanlar neler yapıyor derken.
sabah kalkıp çalışmaya karar verdim. gün aydınlanırken ben de kafamdaki dif. geo. taslağını canladırmayı daha makul buluyorum. ve neden uyumak bir ihtiyaç, böylesine düşünmekten alıkoymak için mi insanı, uyuşturmak ve ne kadar güçsüz olduğunu hissettirmek için mi. ama ben uykusuz uykusuz yine sudoku çözmeye çalışacağım uykusuzken aptallaştığımı reddetmek için. en zorlarını seçicem. ve bu sudokuyu çözersem benim olacak bigün en huzurlu uykularım diye kendime işaretler yollayacağım çocukluktan kalma alışkanlıklarla. ve yine uyumuş uyanmış yine mutlu mutlu etrafa gülüyor olacağım. biri pardon dediğinde gülerek bakacağım gözlerinin içine. ve yanımda kitap okuyan çocuğa toplum kaygısı olmadan sorular soracağım. sohbet edip arkadaş olacağım. ve o bu dünya mı olacak. sınırları aşmak mı gerekecek. ve o dünyada morlar kişiye özel mi olacak, sahiplenilmiş.
herşeyin net olduğu yazarların köşelerinden biri olmayacak benim köşelerim. birbirine en uzak noktalardan bağıracak hislerim birbirine ve ben kulaklarımı tıkayacağım. mutlu mutlu gülümseyeceğim yine. ve gülücüklerimin sadece oraya yerleşmiş olduğunu bileceğim ki yeni bir ifade arama sorusu gelince gündeme kolaya kaçıp gülmeye devam edeceğim. birgün iyi bir matematikçi olmak olacak tek ciddi hayalim ve bu da o surat ifadesinin bir parçası olacak ya da artık ifade bu hayalin bir parçası. içiçe geçecek herşey, cümleler, duygular ve ben. basit düşünmek olacak yine ilkem. ama düşünemeyeceğim. düşünmek bu kadar karmaşıkken zihnimde en indirgenemez problemim olacak bu ve matematik dünyası için çözülmesi mühim olmayan bu problemi çözmekle geçecek benim yıllarım. ortada olmayan bir problemi çözmek ne kadar mantıksız geliyorsa ben de o derece varsayıma dalacağım. ve ben en temel matematik bilgilerimi kendi hayatımda uygulamaya koymuş olacağım.
dolunayda kurtadam olan insanlarla beraber ben de dolunayda bana birşeyler olmasını bekleyip fantastik yolculuklarımdan birini daha yapacağım biletsiz. bunların içimin neresinden çıktığını düşüneceğim o kadar mutlu mesutken. kısa süre sonra o tamlığa yakın bölgeme alacağım kendimi ve tanımlı hiçbir gruba girmeyen bu yazım kendi grubunun etkisiz elemanı olacak. ve ben yarın dif. geo.da çok iyi bildiğim ifadeleri takınacağım suratıma. bir gözlüğüm olsa daha da inandırıcı olurdum düşüncesi gitmeyecek aklımdan ve aforizmalar en sevdiğim kitap olacak tek kelime ile anlatamadığım tüm herşey için!

2 yorum:

  1. canım konuşamadık bugün akbank sanat 15-25 ekim bi ucundan da bizmi tutsak nedersin ??

    YanıtlaSil