3 Şubat 2011 Perşembe

Köyden indim şehire!

İşte tam yerinde bir başlık. Bunu bulmadan evvel yine klişelerden yola çıktım ve baba evi'nin ardından bunda karar kıldım. Gerekçem de şudur: 2 gün önce Matematik Köyü'nden Antalya'ya ailemin yanına geldim. Uçağa bindiğimde, telefonumu açık unuttuğumu farkettim (panik olarak). Telefonumu cebimden bir hışımla çıkarıp kapatmaya çalışıyordum ki, saçları aslan yelesini andıran, orta yaşı bayağı geçmiş fakat bu aralıkta kalmak için ısrar eden, çirkin bir amca beni uyardı: ''Lütfen teleğfonunuzuğ kapağtın!'' . Hayır, benim amacım neydi ki yani. Amcacım, babam sizin gibi abidik gubidik bir adamla yanyana oturursam, kendisini arayıp, sizin gibi bir adamla konuşturmamı, türünün son örneği olamayan siz gibi amcaların artık tükenmesi dileklerini ileteceğini bildirecek mi deseydim! Yani tamam kabul ediyorum, başarısız cümleler ama o anda içimde o amcaya söylemek istediğim garip şeylerin yansıması bunlar. Aklımdan bir sürü cevap geçti, öncesinde ve sonrasında. Lakin şunları söyleyebildim sadece: ''Amacım da bu zaten! Bağırmanıza gerek yok!'' . Uçaktan inince sevgili babacığıma amcayı şikayet ettim. Bulsa dövecekti amcayı. Fakat amca çoktan gitmiştir diye pek oralı olmadık ikimizde. Bunun ardından babacığım ( Matematik Köyü'ne gittiğimi bilmiyor ama içine doğmuş olacak ki): ''köyden yeni indim şehire deseydin, keşke!'' dedi. Gülüştük. :)-(: (karşılıklı gülüşmek demek (iğrencim(!(parantez içinde parantez de daha da iğrenç)))) -İsterseniz sayabilirsiniz, tüm parantezler yerli yerinde.

Şu anda ''Fatmagül'ün suçu neydi?'' açık anne babamdan yadigar. Onlar misafirliğe gitti ben de onların anısına kapamadım televizyonu ( Büyüsen de hala misafirliğe giden anne baba senin de içini ısıtmıyor mu, seyirci? Büyümekle bir alakası olmasa da misafirlik bana çocukluğumu hatırlatıyor.). İzledikçe ilham geliyor. Hatta içimden kendimce bir suç bulmaya çalışıyorum Fatmagül'e fakat, silkinip kendime geliyorum (gelemiyorum). Ama söylemeden geçemeyeceğim şeylerden birisi: Fatmagül'ün suçu 21. yy'da dahil olmak üzere, her çağda kadın olarak adlandırılabilecek kadar kadın olmasıdır! 21.yy'da kadın olmak zor! (benden Özgür'e gelsin)

Sizlere babacığımla birlikte başka önemsiz bir anımızdan bahsedeyim. Dün babacığım beni gezmeye çıkarmıştı. Arabayı Doğugarajı denen bir yerde sokağa park ettik, etrafı çinkolarla çevrilmiş, ortada kazı yapılan bir alanın yanına. Gezdik, dolaştık, çay içtik, geri geldik ki, araba yok! Ben panik oldum, araba çalındı diye ama babam daha olgun olduğu için benden biraz daha sonra panik oldu. Sonra soğukkanlı bir şekilde düşünelim dedik ve aklımdan ''iyiki annem bizimle gelmemiş!'' diye geçti, kendisi biraz panik ataktır da. Etrafa soralım dedik. Bir taksi şoförü bizim arabanın olduğu sıradaki her arabanın çekildiğini söyledi. Trafik otoparkına gitmek üzere amcanın taksiye bindik. Bu sefer içimden ''Amca da akıllıymış baya, iyi yerde bekliyor.Helal olsun!'' dedim. Takside söz babamdaydı. Taksici ile sempatik bir ilişki kurmak için, iyi bir taksici anısı anlatıp, taksi şoförlerini nasıl da sevdiğini anlattı. ''Taksi şoförü candır!'', dedi. Geldik. Ömrümde ilk defa trafik otoparkı gördüm. Görmesem de olurmuş. Sadece normal otoparktakilerden farklı olarak bu araçlar istek dışı oraya getiriliyor. Bu mühim tesbitimin ardından can alıcı kısma geliyorum. Para cezamızı ödedik ve karşılığında hiç birinizin tahmin edemeyeceği bir hediye aldık. Ne mi? '' Örnek İnsan Hz. Muhammed -sav-'' isimli kitabı! Babam ve benim aynı anda gözlerimiz yaşarıp birbirimize sarılıp ağlamaya başladık. Hala bu kadar düşünceli insanlar var mıydı, dedik. Hatamızı (Arabayı yanlış yere parketmemiz) ve diğer hatalarımızı düzeltmeye yardımcı olacak bu başucu kitabını vermek, tarifsiz bir mutluluğa gark etti bizi. Eve mutluluktan ağlaya ağlaya döndük. Sonra evde portakal soyup yedik, hatasızca, örnek alınacak şekilde. Malum, kış!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder